MrvGnc mrvgnc |
|
| HAYVANLAR HAKKINDA ÇOK DETAYLI BİLGİLER | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: HAYVANLAR HAKKINDA ÇOK DETAYLI BİLGİLER Ptsi Ağus. 31, 2009 9:12 pm | |
| Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası
Bu Zamana Kadar Belgesel İzledik, Doğada Hemen Hemen Bir Çok Yaşayan Hayvanı Gördük, Resimlerine Baktık... Sıra Geldi Detaylı Bir Şekilde Bilgi Almaya... Konu Amacı Detaylı Olarak (Ne Yer Ne İçer Gibi Değil.) Bilgi Alacağız Dünyamızda Yaşayan Hayvanları Öğreneceğiz. Umarım Verimli ve Geniş Bir Konu Olur Tabi Bu Sizin Paylaşımlarınıza Bağlı..
Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası
Deri sırtlı deniz kaplumbağası (Dermochelys coriacea), 2 metreye ulaşabilen boyu ve 600 kilograma varabilen ağırlığıyla, yaşayan en büyük kaplumbağadır. Tüm tropikal ve tropik altı okyanuslarda bulunan deri sırtlı deniz kaplumbağası( kısa: DSDK ), Dermochelys cinsi ve Dermochelyidae familyasıtürdür.
sahip olmaları gibi eşsiz özellikleriyle de diğer Deri sırtlılar, yalnızca büyüklükleriyle değil, kabuklarının temelde bağ dokudansürüngenden beklenebilecek olanın üç katı kadar metabolizma hızınadeniz kaplumbağalarından ayrılırlar.
Üst alem Eukarya Alem Animalia Alt alem Şube Chordata Sınıf Sauropsida Alt sınıf Takım Testudines Alt takım Üst familya Familya Dermochelyidae Fitzinger, 1843 Alt familya Cins Dermochelys Blainville, 1816 Alt cins Tür Tür Tür Dermochelys coriacea (Vandelli, 1761)
Fiziksel özellikler
Büyüklük
DSDK, varlığını sürdüren tüm kaplumbağa türleri içinde en büyük olanıdır: içinde varlığını sürdüren tek oluşması ve kendi boyutlarındaki bir Boyunun uzunluğu 2 metreye, ağırlığı ise 600 kilograma ulaşabilir. Ön yüzgeçleri hem gövdeye oranla, hem de boyutları açısından, diğer deniz kaplumbağalarına göre çok daha büyüktür; erişkinlerde, uçtan uca uzunluk 270 santimetreyi bulabilir. Dünyanın en büyüğü olarak kaydedilen DSDK, Galler'in Gwynedd bölgesindeki Harlech kasabası kumsalına Eylül 1988'de vurmuş, balık ağlarına takılarak boğulmuştur. 2,74 metre boyu ve 914 kilogram ağırlığı olan bu deri sırtlının, kaydedilmiş en yaşlı kaplumbağalardan biri olduğu düşünülmektedir. O günlerde hayvanın 100 yaşında olduğundan sözedilse de, deri sırtlılar için henüz kesin yaş belirleme teknikleri geliştirilmemiştir. Erken dönemdeki büyüme hızları da yüksek olduğu için, erişkin bireyler bile diğer kaplumbağa türleri kadar yaşlı olmayabilir.
Kabuk
Yumurta bırakmak için gece kumsala çıkmış bir deri sırtlı deniz kaplumbağası (Dermochelys coriacea).
DSDK'nın kabuğunda, diğer kaplumbağaların kabuğunda bulunan kemiksiskutum; Lat., scutum) rastlanmaz; bu türün kabuğu, temel olarak, bağ dokudan oluşur. Hayvanın düz yüzeyli, siyahımsı ve açık renk beneklerle bezel sırt kabuğunda, baştan kuyruğa doğru uzanan kabarık çizgiler bulunur. Sırt kabuğunun karın kabuğuna ulaşması da diğer kaplumbağalardaki gibi sert bir açıyla olmaz: iki kabuk yumuşak bir şekilde yuvarlanarak birleşir ve hayvana yarı silindir biçimli bir görünüm kazandırır.
Baş
DSDK'nın, denizanalarını ısırmasına yardımcı olacak şekilde, özellikle kıvrık bir gagası vardır. Boğazında bulunan arkaya dönük ve kancamsı çıkıntılar da avını yutmasını kolaylaştırır. Ancak bu kancalar, deniz kirliliği ile birlikte artan naylon torba ve benzeri nesnelerin takılmasıyla, ölüme varan sıkıntılara da neden olmaktadır: levhalara ( Deri sırtlılar, sindirilmesi mümkün olmayan naylon torbaları denizanası zannederek yutarlar. Geri çıkaramadıkları torbaların boğazlarını tıkaması sonucu beslenmeleri bozulur ve sonunda ölürler. Ölü deri sırtlılarda yapılan incelemelerde, midelerinde naylon torbalara, sert plastik parçalara ve misinalara rastlanmıştır. Fizyoloji
DSDK'nın metabolizma hızı, kendi boyutlarındaki bir sürüngenden beklenenin yaklaşık üç katıdır. DSDK, beden ısısını; yüksek metabolizma hızı, derisindeki ters akımlı ısı değiştirici damar sistemi, yağlı gövdesinin sağladığı yalıtım ve büyük kütlesinin de yardımıyla, çevresindeki sudan 18°C'ye varan farklarla daha yüksek tutabilmektedir. Bazı bilimciler, DSDK'nın bir memeli gibi kendi beden ısısını üretebilme kapasitesine sahip olduğunu öne sürerler. Ama genel olarak sürüngenler soğuk kanlı canlılar olarak tanımlanırlar ve DSDK'nın da farklı olmadığı düşünülür.
Dağılım ve yaşam alanı
Deri sırtlıları Atlas, Pasifik ve Hint Okyanusları'nda; kuzeyde Labrador, Alaska ve Norveç'ten, güneyde Şili, Arjantin, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Yeni Zelanda'nın güney uçlarına kadar geniş bir alanda görmek olasıdır. Yaz aylarında: Atlas Okyanusu'nda yerleşik deri sırtlılar, en sık olarak, güneyde orta Florida sahillerinden kuzeyde Maine Körfezi'ne kadar bulunurlar ama Kanada'nın St. Lawrence Körfezi'ne kadar kuzeyde de gözlenmişlerdir. Büyük Okyanus'un deri sırtlıları ise en çok, kuzeyinde toplandıkları bilinen Hawaii takımadalarının açıklarında izlenirler. Genelde derin suları tercih etseler de çoğunlukla karadan görülebilirler. Yaz aylarında, en çok, deniz taşıtlarının pervaneleri ile yaralandıkları Long Island Boğazı'nda olmak üzere, yüzeye yakın güneşlendiklerine rastlanır.
Beslenme
Deri sırtlıların temel gıdaları denizanalarıdır, ama başka deniz bitki ve hayvanlarını da yerler. Büyük deri sırtlılar her yıl Körfez Akıntısı'nı izleyerek Karayipler'den Birleşik Krallık'a, oradan da Avrupa'ya kadar uzun bir yolu, denizanası ile beslenebilmek için katederler.
Üreme
Üreme olgunluğuna on yaşından sonra ulaşan deri sırtlılar, -yumurtadan çıktıktan sonra denize ulaşan erkek bireyler bir daha hiç çıkmadıkları için-, her zaman denizde çiftleşirler. Her 3-4 yılda bir çiftleşen dişi bireyler ise yumurtalarını bırakabilmek için, kendilerinin de yumurtadan çıktıkları kumsallara giderler. Bir dişi, üreme mevsiminde yaklaşık dokuzar gün arayla toplam 10 kereye kadar kuluçkaya yatabilir
Üremeye elverişli olduğunu belirtebilmek için muhtemelen feromon salgılayan dişi DSDK ile karşılaşan erkek, dişinin kendisini kabul edip etmediğini anlamak için baş hareketleri, burun sürtme, ısırma, yüzgeç hareketleri gibi davranışlarla dişiye yaklaşır. Dişi erkeği kabul ederse, diğer deniz kaplumbağalarında olduğu gibi erkek arkadan dişinin üzerine çıkar ve iki bireyin cinsel uzuvları kenetlenir; döllenme, dişinin içinde gerçekleşir.
Genellikle, bir dişi birden fazla erkek ile çiftleşir. Dişinin çok eşli çiftleşmeye yönelik evrimi; erkek kısırlığının ve sperm azlığının engellenmesi, dişinin yüksek kaliteli spermleri seçebilmesi, yavrular arasındaki genetik çeşitliliğin artması gibi nedenlerle gelişmiş olabilir. Ancak çalışmalar, çok eşliliğin deniz kaplumbağalarında başarılı döllenmeyi azalttığını göstermiştir.
Bahsedilen çiftleşme şekli çeşitli güçlükler ve tehlike içerir: Bazen, kabukların engel olması nedeniyle, cinsel uzuvların kenetlenmesi aşamasına geçiş güçleşir. Çiftleşmek için çok istekli olan ve eş bulabilmek için uzun süre su altında kalan erkek, eşini bulup çiftleşmeyi tamamlayıncaya kadar, su altında yaklaşık bir saat daha havasız kalmak durumundadır. Zigotun bölünmesi, döllenmeden sonraki birkaç saat içinde başlar ama gastrulaembriyonun gelişimi durur. Yumurtaların bırakılmasından kısa süre sonra embriyonun gelişimi kaldığı yerden devam eder ama kuluçka döneminin, embriyo zarlarının geliştiği ilk 20-25 günü boyunca, yuvadaki embriyoların harekete aşırı duyarlılığı ve buna bağlı yüksek ölüm olasılıkları devam eder. Bu dönemi, organlarda ve bedende yapısal farklılaşma (organogenez) dönemi izler. Diğer bazı sürüngenlerde olduğu gibi, deri sırtlılarda da gelişmekte olan yavruların cinsiyetini yuvanın ortam sıcaklığı belirler.
uğrayarak denize akar ve kaplumbağalar da bundan zarar görebilir. Dişiler, Deri sırtlıların yumuşak kabukları kayalık zeminde zarar görmeye açık olduğu için, yuvalandıkları kumsallardaki kum yumuşak olmalıdır. Ayrıca, kumsalın denize olan eğimi de dar açılı olmalıdır, aksi halde, kumlar erozyonagelgit hattının üst sınırından daha yukarıda, yüzgeçleriyle bir yuva kazıp, içine yaklaşık 110 tane yumurta bırakırlar. Yumurtaların yaklaşık 70 tanesi büyük ve doğurgan, geri kalanı ise küçük ve kısırdır. Yuvayı yeniden dikkatle kapatan dişi, üzerindeki kumları da gelişigüzel dağıtarak, yumurtaları saldırganlardan saklamaya çalışır.
Yaklaşık 60 günlük sürenin sonunda, kumun altındaki yumurtalar çatlamaya başlar. Gecenin gelmesiyle birlikte, yumurtadan çıkmış olan yavrular üzerlerindeki kumu kazarak yüzeye çıkıp denize yönelirler. Denize ulaşan yavrular, genellikle erişkinliğe ulaşana dek bir daha görülmezler ve hakkında çok az şey bilinen bu süreci de çok azı tamamlayabilir: evresine ulaşıldığında, dişinin yumurtaları bıraktığı süre boyunca harekete karşı çok duyarlı olan Yavruların çoğu, henüz denize bile ulaşamadan, kuş, sürüngen ve benzeri avcılara, önemli bir kısmı da denizdeki çeşitli hayvanlara yem olur. Eğer yerleşim yerlerinin ışıkları görülüyorsa, yuvadan çıkan yavrular bu ışıklara ve denizden uzağa yönelerek şu ya da bu şekilde mutlak ölüme giderler. Deri sırtlıların, bulundukları okyanuslara göre yuvalandıkları yerler şöyledir: Atlas Okyanusu'nun deri sırtlıları, şubat ve temmuz ayları arasında, ABD'nin Georgia (ABD) eyaletinden Karayipler'deki Birleşik Devletler Virgin Adaları'na ve Surinam'dan Guyana'ya kadar olan sahillerde yuvalanırlar. Büyük Okyanus'un deri sırtlıları ise birkaç yıl öncesine kadar Malezya'dan Kosta Rika'ya kadar olan sahillerde yuvalanıyorlardı. Ancak 2001'den itibaren sayıları belirgin ölçüde düşmüştür ve soyları tükenmenin eşiğine gelmiş olabilir. Tehditler ve koruma
Erişkin deri sırtlılar büyük hayvanlar oldukları için, doğal düşmanları pek yoktur. Daha çok yumurtalar ve yumurtadan yeni çıkmış yavrular saldırıya açık olurlar: Kuşlar, köpekler ve diğer fırsatçılar yuvaları kazarak yumurtalarla beslenirler. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular ise, hem yuvadan denize ulaşmaya çalışırken hem de denizin içinde, çeşitli avcılara av olurlar ve çok azı erişkinliğe ulaşabilir. İnsanların kumsallardaki varlıkları deri sırtlıları çeşitli şekillerde tehlikeye atar: Porto Riko, çevre adalar ve muhtemelen de başka yerlerde, yasak da olsa DSDK yumurtaları toplanmaktadır. Kumsalların imarı, deri sırtlıların yuvalanmak için ihtiyaç duyduğu yaşam alanlarını bozar; gelişen yerleşimlerin ışıkları, yumurtadan yeni çıkan yavruların şaşırıp denizden uzaklaşmasına neden olur. Kumsalların insanlar tarafından kullanılması ile yuvalar bozulabilir, yumurtalar ve yenidoğan yavrular ezilir ya da yumurtalar yenidoğanların yüzeye çıkamayacağı derinliklere gömülebilir. Meraklı insanlar, yuvalamakta olan dişileri rahatsız edebilir. Denizdeki erişkinlere karşı tehditlerin de tamamı insanlara bağlıdır: Plastik, lastik, zift, akaryakıt ve diğer sentetik maddeleri yutan erişkin deri sırtlılar ciddi şekilde yaralanmakta ya da ölmektedir. Özellikle sığ sularda, teknelerle çarpışmaya bağlı olarak çok sayıda DSDK kaybedilmektedir. Ticari balıkçılıkta kullanılan misina, ağ, ip ve kablo gibi malzemeler, deri sırtlıların boğulmasına yol açmaktadır. Her ne kadar, ağlarda, kaplumbağa dışlama düzenekleri bulunmak zorundaysa da, erişkin DSDK gibi büyük hayvanların her zaman kaçmasını sağlayamaz. ABD'nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (National Oceanic and Atmospheric Administration, NOAA), her yıl yaklaşık 640 DSDK'nın, ticari balıkçılığa bağlı olarak öldüğü tahmininde bulunmaktadır. Porto Riko'nın bazı bölgelerinde, yasa dışı olmasına rağmen, diğer kaplumbağa türleri için denize ağlar atılmaktadır. DSDK avı için olmasalar da zaman zaman deri sırtlılar da bu ağlara yakalanırlar. Ayrıntılı sınıflandırma
Ernst Haeckel'in Kunstformen der Natur (1904) adlı kitabındaki 89. levhada, sol üstte bir deri sırtlı deniz kaplumbağası (Dermochelys coriacea) olmak üzere, o dönem için hepsi Chelonia olarak sınıflandırılmış kaplumbağalara ait çizimler görülüyor.
DSDK'nın üyesi olduğu Dermochelyidae familyasının, soyu tükenmiş( kısa: st ) türleri de içeren ayrıntılı sınıflandırması aşağıda sunulmuştur: Familya: Dermochelyidae Cins: Corsochelys Corsochelys haliniches Cins: Cardiochelys Cardiochelys rupeliensis Cardiochelys eocaemus Cins: Dermochelys Dermochelys coriacea - deri sırtlı deniz kaplumbağası Cins: Eosphargis Eosphargis gigas Eosphargis breineri Cins: Mesodermochelys Cins: Protosphargis Protosphargis veronensis Cins: Psephophorus Psephophorus rupeliensis Psephophorus scaldii Psephophorus polygonus Psephophorus pseudostracion
En son swéét_réßél!on tarafından Ptsi Ağus. 31, 2009 9:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Afrika Yaban Köpeği Ptsi Ağus. 31, 2009 9:14 pm | |
| Afrika yaban köpeği (Lycaon pictus), köpekgiller (Canidae) familyasından Afrika'da yaşayan vahşi bir köpek türü. Büyük Sahra'nın güney ve doğu kesimlerinde yaşar. İri ve yuvarlak kulaklı, postu siyah, sarı ve beyaz benekli alacalı, son derece yırtıcı bir hayvandır. Yiyebileceğinden çok daha fazlasını öldürür.
Özellikleri
Bilimsel ismi Lycaon pictus "alacalı kurt" anlamına gelir ve bu adı postunun çok alacalı olmasından alır. Temel rengi siyah olmasına rağmen ,bütün vücudu kahverengi, sarı, beyaz ve kırmızımsı lekelerle kaplıdır. Post rengi her bireyde farklı dağılım gösterir. Böylelikle hiç bir köpek eşit olarak görünmez. Kürkü kısa, yer yer dökülmüş olduğundan, bazı yerlerinde çıplak et görünebilir. Kafası dahil uzunluğu 90 cm'dir. Buna ek olarak 35 cm kuyruk gelir. Yerden omuz yüksekliği 70 cm'dir. Ağırlığı ise yaklaşık 25 Kg tutar. Bu ebatları ile çakal ile kurt
Bilimsel Sınıflandırma Domain: Üst alem: Alem: Animalia Altalem: Üst bölüm: Üst şube: Bölüm: Şube: Chordata Altbölüm: Alt şube: İnfra şube: Mikroşube: Nanophylum: Üst sınıf: Sınıf: Mammalia Alt sınıf: İnfra sınıf: Üst takım: Takım: Carnivora Alt takım: İnfra takım: Üst familya: Familya: Canidae Alt familya: Üst oymak: Oymak: Alt oymak: Cins: Lycaon Brookes, 1827 Alt cins: Seksiyon: Seri: Tür: L. pictus Alt tür: [[|Diversity]] Binominal Adı Lycaon pictus (Temminck, 1820) arasında bir yer edinir. | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Atmaca=Accipiter Ptsi Ağus. 31, 2009 9:18 pm | |
| Accipiter Bayağı atmaca (Accipiter), accipitridae familyasından yırtıcı kuşları içeren cinstir. Kanatları geniş ve kısa, bacakları ve kuyrukları görece uzundur. Accipiter cinsinin üyeleri dünyanın bütün ormanlık bölgelerinde bulunur. Büyük ağaçlara, dallardan, içi yumuşak bir astarla kaplanmış yuvalar yaparlar. Dişi, kahverengi lekeli beyaz yumurtalarının üstünde dört ile beş hafta kuluçkaya yatar. Yavruları beş ya da altı hafta sonra tüylenir. Koyu kurşuni ve kahverengi tüylü olup, göğsü beyaz kahverengi çizgilidir. Kısa, yuvarlanmış kanatlı, yelpaze gibi açılan uzun kuyruklu olduğundan ağaçlar arasında rahatlıkla manevra yaparak avını takip eder. Kıvrık, kısa gagalı olup, ince, uzun, yırtıcı pençeleri ile fare, kuş ve sincapları kapar. Bodur ağaçlıklı ormanlarda barınır. Çit ve yol kenarlarında gündüz avlanır. Ağaçlar üzerinde yuva kurar. Yuvasının içini saç, kıl ve kök püskülleri ile döşer. Senede 3-5 yumurta yumurtlar. Erkeği dişisinden küçüktür. Eşlerin her ikisi de yavrularına yiyecek taşırlar. Türkiye’de yaşayanları, kış mevsiminde Kuzey Afrika ve Hindistan’a göç ederler. Türler Accipiter albogularis Accipiter badius Accipiter bicolor Accipiter brachyurus Accipiter brevipes - Yoz Atmaca Accipiter butleri Accipiter castanilius Accipiter chionogaster Accipiter cirrocephalus Accipiter collaris Accipiter cooperii Accipiter erythrauchen Accipiter erythronemius Accipiter erythropus Accipiter fasciatus Accipiter francesii Accipiter gentilis - Bayağı çakırkuşu Accipiter griseiceps Accipiter gularis - Japon atmacası Accipiter gundlachi Accipiter haplochrous Accipiter henicogrammus Accipiter henstii Accipiter imitator Accipiter luteoschistaceus Accipiter madagascariensis Accipiter melanochlamys Accipiter melanoleucus Accipiter meyerianus Accipiter minullus Accipiter nanus Accipiter nisus - Bayağı atmaca Accipiter novaehollandiae Accipiter ovampensis Accipiter poliocephalus Accipiter poliogaster Accipiter princeps Accipiter rhodogaster Accipiter rufitorques - Fiji çakırkuşu Accipiter rufiventris Accipiter soloensis Accipiter striatus Accipiter superciliosus Accipiter tachiro Accipiter toussenelii Accipiter trinotatus Accipiter trivirgatus Accipiter ventralis Accipiter virgatus | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Lama(Lama glama) Ptsi Ağus. 31, 2009 9:21 pm | |
| Lama (Lama glama), Camelidae (devegiller) familyasından Güney Amerika’nın dağ ve çayırlarında toplu halde yabani olarak yaşayan Guanako’dan evcilleştirilmiş gevişgetiren bir hayvantürü. Lama genel olarak 1-2 m boyunda olup, 15 cm uzunluğunda bir kuyruğa sahiptir. Omuzları yerden 1-2 metre yüksektir. Ağırlığı 70-140 kg civarında olup, narin bir vücudu, uzun bir boynu ve uzun ince bacakları vardır. Develerden farklı olarak sırtında hörgüç bulunmaz. Başı küçüktür, uzun bir çene kısmı, uzun kulakları ve fırlamış gözleri vardır. Postu kaba ve yünlüdür. Dişilerde tüyler boyun ve ayaklarda kısadır. Ağustos ve eylül aylarında çiftleşirler. Erkekleri dişiler uğruna birbirleriyle dövüşürler. Gebelik 11 ay sürer. Yeni doğan yavru anne tarafından dört ay emzirilir. Lama 2,5-3 yaşlarında üremeye başlar. | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Ada Tavşanı Ptsi Ağus. 31, 2009 9:21 pm | |
| Evcilleştirilmiş tavşanların atası olan ada tavşanları, Türkiye’de ve dünyada en sık görülen tavşan türüdür. Boy 35-45 cm., ağırlığı 1-2.5 kg. arasındadır. Yabani tavşana göre daha küçük olan kulaklarının ucunda benekler vardır. Arka ayaklar daha büyük ve güçlüdür. İlk olarak Güney Fransa, İber Yarımadası ve bir olasılıkla Kuzeybatı Afrika’da yaygın olan bu tür, besin kaynağı ve eğlenmek için avlanmak amacıyla diğer bölgelere insanlar tarafından yerleştirilmiştir. Üç metre derinlikte, 45m. uzunlukta, 15 cm. çapında oyuklar kazarlar. Bu dehlizlerde, yuva olarak kullandıkları bölgeler, 30-60 cm. yükseklikte ve otla döşelidirdir. Ana girişin ağzında toprak yığılıdır. Akşam ve sabah karanlığında aktiftirler. Koloni halinde yaşarlar. Koloni içinde dominant hiyerarşi vardır. Kısmen göç ederler. 9 yıl kadar yaşarlar. Ot ve diğer bitkilerle beslenir. Bunları bulamadıklarında ise kabuk ve filizleri kemirirler. Tarlalardaki ürünleri de yerler. Sıcak mevsimlerde çoğalılar. Gebelik 28-33 gündür. Yavrular, 1 aylıkken sütten kesilirler ve anneden ayrılıp koloniye katılırlar. Bundan sonra anne, yeniden bir yuva kazar ve yeni yavrularını burada büyütür. Ada tavşanları postları ve etleri için avlanırlar. Türkiye’de avı serbesttir. Kırmızı listede soyları tehlikede olmayan hayvanların yer aldığı nt statüsündedir. Evcil türleri denek olarak kullanılır. Bilimsel Sınıflandırma Domain: Üst alem: Alem: Animalia Altalem: Üst bölüm: Üst şube: Bölüm: Şube: Chordata Altbölüm: Alt şube: İnfra şube: Mikroşube: Nanophylum: Üst sınıf: Sınıf: Mammalia Alt sınıf: İnfra sınıf: Üst takım: Takım: Alt takım: Lagomorpha İnfra takım: Üst familya: Familya: Leporidae - Tavşangiller Alt familya: Üst oymak: Oymak: Alt oymak: Cins: 'Oryctolagus' | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Deniz altında Binbir Surat Bir Ahtapot Ptsi Ağus. 31, 2009 9:27 pm | |
| Deniz altında Binbir Surat Bir Ahtapot Deniz altı canlılarının tümü birbirinden ilginç özelliklere sahiptir. Örneğin bilim adamları tarafından yakın zamanlarda keşfedilmiş olan fakat hala ismi olmayan bir ahtapot türü, mükemmel bir gizlenme örneği sergilemektedir. Bu ahtapot türü denizin kumlu diplerinde yaşamakta ve birbirinden çok farklı hayvanların şekillerini rahatlıkla taklit etmektedir. Bu canlı, resimlerde gösterilenlere ek olarak aynı zamanda bir Hermit yengecini, bir Nudiranch'ı, bir denizatını ve Mantis karidesini de aynı şekilde taklit etmektedir. Öyle ki bu canlı taklit ettiği canlıların bütün hareketlerini de aynen kopya etmektedir. Taklit yeteneği, gözlem, teşhis ve sonuç çıkarma gibi akıl gerektiren özellikler sonucunda ortaya çıkan bir yetenektir. Bu durumda akla ahtapotun taklit yeteneğinin nasıl ortaya çıktığı sorusu gelecektir. Taklitçi ahtapotun çevresindeki canlıları gözlemleyerek, teşhisler yaptığını, taklit ettiği türdeki canlılara ait davranış şekillerini aklında tutarak tıpatıp aynısını yaptığını iddia etmek akılcılıktan son derece uzak bir davranış olacaktır. Allah bu canlılara yapmaları gerekenleri öğretendir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden bu canlılar da yeryüzündeki diğer canlılar gibi Allah'a boyun eğmişlerdir. İşte ahtapotun kendisini benzettiği canlılar... 1-Ahtapotun kendisi, 2- Aslan balığı gibi, 3- Dikenli uyuşturangillerden bir balık gibi, 4-Yılan balığı gibi, 5-Kum Anemonu gibi, 6- Dil balığı gibi, 7- Çene balığı gibi, 8- Yavru mürekkep balığı gibi, 9- Tanınmadık bir canlı gibi, 10-Denizanası gibi, 11-Deniz yılanı gibi, 12- Brittle Star gibi, | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Yengeçler Ptsi Ağus. 31, 2009 9:29 pm | |
| Harlequin Yengeçleri Harlequin yengeçleri yumurtalarını karın bölgelerinin alt kısmında yer alan bir bölümde taşır. Yengeçler bu dönemde kıskaçlarını açarak düşmanlarına karşı saldırgan bir hava vermeye çalışır. Alt soldaki resimde yengeç tarafından çok dikkatli bir şekilde karın bölgesinde korunan sarı yumurtalar görülmektedir. Aynı şekilde Trapez yengeçlerinin dişileri de yumurtalarını karınlarında bulunan koruyucu bir kapağın altında taşır. Sert mercanlarda yaşayan bu canlılara yavrularını koruyabilecekleri vücut yapısını ve yavrularını koruma içgüdüsünü veren Allah'tır. Hayalet Yengeci Hayalet yengeci doğal kamuflaj yöntemiyle savunma yapan canlılara güzel bir örnektir. Hareketsiz bir şekilde dururken, kumlu rengi sayesinde sahilde görünmez hale gelir. Başka bir hayalet yengeç yuvasına yaklaştığında, onu uzaklaştırmak için uyarı mahiyetinde bir sürtünme sesi çıkarır. Hayalet yengecinin ilginç özelliklerinden bir tanesi de yuvasını terk ettiğinde orada yaşamış olduğunu belirtecek işaretleri ortadan kaldırmak için yuvanın boşluklarını kapatmasıdır. Fiddler Yengeci Bilindiği gibi pek çok canlı renk değiştirme yeteneğine sahiptir. Fiddler yengecinin renk değiştirme mekanizması ise diğerlerinden çok farklıdır. Fiddler yengeçleri çamur oyuklarında yaşarlar ve günlük olarak renk değiştirirler. Akıntıların durumu, gece ve gündüz gibi etkenler yengeçlerin renk değiştirmesinde rol oynar. Yengeçler, gece olduğunda cansız ve solgun bir renk alırlar, gündüz olduğunda ise renkleri koyulaşır. Çünkü gündüz vakitlerinde dışarıda hareket eden yengeçler için koyu renk, çamurda rahatlıkla kamufle olmalarını sağlayacak bir yardımcı olacaktır. Bu, Allah'ın sanatıdır. Allah herşeyden haberdar olan, sonsuz güç sahibi olandır. | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Ortama Göre Renk Değiştiren Canlılar Ptsi Ağus. 31, 2009 9:34 pm | |
| Ortama Göre Renk Değiştiren Canlılar Yaz mevsiminin bitimiyle birlikte birçok bitki yavaş yavaş kurur ve renkleri yeşilden kahverengiye döner. Bu bitkilerle birlikte yaşayan bazı böcekler de bu duruma uygun olarak renk değiştirirler. Öyle ki bu böcekler bir zeminden diğerine geçtiklerinde bile renklerini hızlı bir şekilde değiştirebilir. Üstelik bu hızlı renk değişimi sadece ergin canlılara ait bir özellik değildir. Kelebek pupaları ve tırtılları da ortama göre renk değiştirebilecekleri kompleks sistemlerle Allah tarafından donatılmışlardır. Örneğin baykuş kelebeklerinin tırtılları yaz başında yeşil renklidirler, fakat yazın sonlarında tüylerini döktükleri için yeni derileri kahverengi olur. Başka bir örnek olarak çatal kuyruklu kelebekler ve beyaz kelebekler yazın başlarında ortamın yeşil rengine uygun yeşil renkli pupalar üretirken, yazın sonlarında ise kahverengi pupalar üretirler. Taklitçi Katydidler Katydidler cırcır böceği ve çekirge benzeri canlılardır. Allah bu canlıları kendilerini başka canlılara benzeyerek koruyacakları özelliklerle birlikte yaratmıştır. Cycloptera türündeki Katydidler kanatları, damarları ve üstlerindeki diğer şekillerle tam anlamıyla bir yaprak görüntüsündedirler. Bu canlıların bacakları da ağaçların gövdelerine ve dallarına benzemektedir. 6 bacaklı olan Katydidler'in yarasa ve kuşlardan, yılan ve çayır farelerine kadar, keskin görüşe sahip pek çok düşmanı vardır. Buna karşılık -düşmanlarının çokluğu ile doğru orantılı olarak -Katydidler son derece kapsamlı savunma taktiklerine sahiptirler. Örneğin Katydidler'in "korkutma gösterileri", saldıran hayvanların uzun bir süre duraksamasına sebep olur. Bu sırada Katydidler, kaçıp uzaklaşabilecekleri kadar zaman kazanmış olur. Yaban arısı Katydidler'i kısa antenleri, neredeyse saydam, zarımsı ön kanatları ve dar karın bölgeleri ile en ince detayına kadar yaban arılarını taklit eder. Gerçek yaban arılarından tek farkları iğnelerinin olmamasıdır. Hatta duruşları bile gerçek yaban arılarından farksızdır. Taklit o kadar başarılıdır ki avcı hayvanlar bu canlılara yaklaşmaya cesaret dahi edemezler. Onları diğer böceklerden ayıran özelliklerinden biri de vücutlarından 3 kat daha uzun boyu olan antenleridir. Bu antenler, Katydidler'in karanlıkta yollarını bulmalarını sağlayacak olan özel duyu reseptörleriyle (alıcılarla) kaplanmıştır. Bitki Görünümlü Hayalet Balıklar Resmin üst kısmında görülen ve hayalet boru balığı olarak adlandırılan bu deniz altı canlıları olağanüstü kamuflaj yetenekleri sayesinde bulundukları yerde hemen hemen hiç fark edilemeyen canlılardır. Görüldüğü gibi hayalet boru balığının bu türü resmin altındaki bitkiye hem şekil hem de renk olarak tıpatıp benzemektedir. Bu canlılar düşmanlarından kurtulmak için krinoidler (zambak şeklindeki deniz hayvanları), yumuşak mercanlar ve deniz otları gibi farklı birçok türdeki organizmanın arasına karışarak onlarla adeta bir bütün haline gelebilirler. İnce İğne Karidesinin Usta Kamuflajı Resimde görülen ve dış görünüş olarak birbirlerine tıpatıp benzeyen bu canlılar gerçekte birbirlerinden çok farklı türlere aittir. Görüldüğü gibi üstteki canlının alttaki canlının bir parçası olmadığını, tamamen bağımsız bir canlı olduğunu söylemek son derece zordur. İnce iğne karidesinin şekli desenleri ve renkleri siyah mercanların ve deniz kamçılarının dallarının oluşturduğu ortama çok büyük bir uyum sağlamaktadır. Allah deniz altında yarattığı canlılardaki renk ve desen çeşitliliği ile bize benzersiz renk sanatını tanıtmaktadır. | |
| | | swéét_réßél!on SİTE SAHİBİ
Mesaj Sayısı : 319 Points : 928 Rep Gücü : 0 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Nerden : Samsun
| Konu: Dağ İspinozu Ptsi Ağus. 31, 2009 9:37 pm | |
| Dağ ispinozu (Fringilla montifringilla), Fringillidae (ispinozgiller) familyasından bir ispinoz türü. Türkiye'de göç sırasında bazı yıllar göç ederken milyonlarcası bir araya gelebilir. İğne yapraklı ve huş ormanlarında ürer. Bir ağaç çatalına kurulan yuva, yosun ve likenlerle süslenir. 4-9 arasında yumurta bırakır. Üreme mevisimi dışında bayağı ispinozla birlikte karışık sürüler oluştururlar. Tohumla beslenirler fakat genç bireyler yaygın bir şekilde böcekle beslenir. Bayağı ispinoz büyüklüğünde bir kuştur. Soluk butlu olup dıştaki kuyruk tüyleri beyazdır. Göğsü turuncu ve karnı beyazımsıdır. Kanatlar beyaz ve turuncu çizgilidir. Erkeklerin dişilerden farklı olarak baş ve sırt kısmı koyu siyahtır. Dişilerde bu bölümler soluk gri'dir. Dağ ispinozu Fossil range: Bilimsel Sınıflandırma Domain: Üst alem: Alem: Animalia Altalem: Üst bölüm: Üst şube: Bölüm: Şube: Chordata Altbölüm: Alt şube: İnfra şube: Mikroşube: Nanophylum: Üst sınıf: Sınıf: Aves Alt sınıf: İnfra sınıf: Üst takım: Takım: Passeriformes Alt takım: İnfra takım: Üst familya: Familya: Fringillidae Alt familya: Üst oymak: Oymak: Alt oymak: Cins: Fringilla Alt cins: Seksiyon: Seri: Tür: F. montifringilla Alt tür: [[|Diversity]] Binominal Adı Fringilla montifringilla (Linnaeus, 1758) | |
| | | | HAYVANLAR HAKKINDA ÇOK DETAYLI BİLGİLER | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|