5 Ağustos 1769'da Korsika Adası'nın Ajaccio kentinde doğdu. 5 l Mayıs 1821 tarihinde Atlas Okyanusu'nda İngiltere'ye bağlı St.JL Helena Adası'nda öldü. Giriştiği fetihlerle Avrupa'nın siyasî haritasını değiştirmiş, yönetim ve hukuk düzenlemeleriyle Fransa'nın devrim sonrası devlet yapısını şekillendirmiştir.
"Kurtarıcı" ve "zalim",
"maceraperest" ve
"kanun yapıcı",
"imparator" ve
"kanun kaçağı." Emil Ludwig bu sıfatlardan sonra "Hiçbir insan bu kadar kısa sürede bütün bu sıfatlara sahip olmamıştır" diyor.
Carlo Buanoparte ile Marie Letizia Ramolino'nun ikinci oğullarıydı Napolyon... Tahsilini Brienne'de bir okulda yaptı, sonra Paris'teki askerî akademiye yazıldı. 1785'te Valence'deki topçu alayına katıldı. 1794'te İtalya'daki topçu birliklerinin komutanlığına getirildi. Paris'teyken Jakoben çevrelerle ilişki kurmuş olduğu anlaşıldığından La Vendee'ye gönderilmek istendi, bunu kabul etmeyince görevinden alındı. Paris'e döndükten sonra konvansiyona karşı hareketi bastırmak için Paul François Barras ile Lazare Carnot'un kuvvetlerine katıldı. Olaylar kısa zamanda gelişerek yeni bir anayasanın ve direktuvarlığın doğmasına yol açtı.
Napolyon 1795 Ekim'inde Fransa'daki ordunun başına getirildi. 1796 Şubat'ında da İtalya'daki ordunun başkomutanı oldu. Bu arada General de Beauharnais'in dul karısı Josephine'le evlendi. 1796 Nisanında ilk italya seferini yaptı. Bu sefer Napolyon'un ününü yaydı. Stratejik ustalığın şaheseri sayılan italya seferi büyük başarıyla sonuçlandı. İmzalanan Carripo Formio Antlaşması'yla Venedik Cumhuriyeti İtalya'ya bırakılıyor, karşılığında da Belçika ve İyon adaları alınıyordu. Bu önemli siyasî olayla devrim cumhuriyeti Avrupa'nın en tutucu devleti olan Avusturya'ya gücünü göstermiş, Napolyon da İtalya'daki Fransız yönetimini kabul ettirmiş oluyordu.
Napolyon Paris'e döndükten sonra direktuvarlık tarafından İngiltere'yi ele geçirmekle görevlendirildi. Doğrudan İngiltere'ye saldıracağına İngiliz etki alanının en can alacı noktasına saldırmayı uygun bulan Napolyon, Mısır seferine çıktı. Akdeniz'deki İngiliz donanmasını yenilgiye uğrattı, Malta'yı aldı. 1798 Temmuz'unda İskenderiye'ye girdi. Piramitler Savaşı'nda Memlükler'i yendi. Ancak Horatio Ne-son yönetimindeki İngiliz donanması Fransız donanmasına saldırarak gemilerini batırdı. Nelson'un başarısı üzerine İngiltere, Osmanlı Devleti, Avusturya ve Rusya, Fransa'ya karşı birleştiler.
Birleşik ordu Rus generali Alexander Suvorov'un komutasında Napolyon'un ele geçirdiği topraklan geri aldı. 1799'da Suriye'ye girdi. Akka'nın Cezzar Ahmed Paşa tarafından başarıyla savunulması ve ordusunda salgın hastalıkları yüzünden Mısır'a çekildi. Ordusunu burada bırakarak gemiyle Fransa'ya döndü.
9 Kasım 1799'daki hükümet darbesi Fransa tarihinde yeni bir dönem başlattı. Birkaç hafta sonra anayasada değişiklikler yapılarak yönetim üç konsülün eline bırakıldı. Napolyon "birinci konsül" olarak Fransa'nın mutlak hâkimi oldu. Bazı reformlar yapmaya çalıştı. Devletin dağıttığı kredileri belli düzene soktu, 1802'de Fransa Bankası'm kurdu, idarî alanda bazı reformlar gerçekleştirerek valilerin ve belediye başkanlarının siviller arasından seçilmelerini ve kendilerini seçen tek merkeze karşı sorumlu olmalarını sağladı, mahkemeleri ve emniyet örgütünü yeniden düzenledi..
Avusturya ve İngiltere orduları hâlâ silahlarını bırakmamışlardı. Napolyon 1800'de tekrar İtalya'ya.girdi ve Milano'yu aldı. Böylece Avusturya ordusunu ikiye bölmüş oluyordu. Birini kuşatma altında tutarken diğerine saldırdı. Saldırıları başarıyla sonuçlandırdı. J. V. Moreau'nun Hohenlinden'deki zaferi üzerine Avusturya İmparatoru İngiltere'yle ittifakını bozmak ve 1801 Şubat'ında Luneville barış anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
Napolyon kısa zamanda Fransa halkının sevgisini kazandı. Yabancı ülkelerdeki Fransızlar'ın ülkelerine dönüp devletin modernleştirilmesinde kendisine yardımcı olmalarını sağladı. 1804'te yaptığı Code Napoleon (Napolyon Kanunları) halk tarafından da desteklendi. Napolyon aynı yıl Paris'teki Nötre Dame katedralinde Papa Pius VU'nin eliyle taç giyerek imparator oldu. Napolyon imparatorluğu boyunca sayısız zaferler kazandı. Ancak Fransa içinde beliren bazı hoşnutsuzluklara İngiliz donanmasının gücüne, İspanya ve italya'da tahta geçirdiği akrabalarına halk tarafından duyulan kin ve nefrete, kendine bağladığı devletlerde beliren milliyetçilik akımları da eklenmişti. 1812'de Rusya'ya girdi. Ancak yiyecek sıkıntısı, asker kaçakları ve Rusya'nın dondurucu soğuğu gibi sebepler yüzünden ordunun yönetimi Joachim Murat'ya bırakarak Paris'e döndü. Kendisine karşı düzenlenen hükümet darbesini bastırdiktan sonra yeni bir ordu kurdu. 1813 Ekim'İnde Leipzig'de yenik düştü. Düşman kuvvetleri 1814'te Paris kapılarına dayanınca görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Elbe adasına sürgüne gönderildi.
Napolyon'dan sonra Fransa tahtına XVIII. Louis geçirildi. Viyana Kongresi'ne katılan bakanlar ve delegeler 7 Mart 1815'te Napolyon'un kaçıp Paris'e dönmüş olduğunu, halk tarafından büyük sevgiyle karşılandığını öğrendiler. Hemen bir ordu toplayan Napolyon Belçika'ya saldırdı. Kazandığı önemsiz birkaç zaferden sonra Wellington'un komutasındaki İngiliz ve Gebhard von Blücher komutasındaki Prusya kuvvetleri tarafından 18 Haziran 1815'te Waterloo'da büyük bir yenilgiye uğratıldı. Paris'e dönünce ikinci defa tahttan indirildi. Amerika'ya kaçmak istedi, ancak bunu başaramayınca İngilizler'e teslim oldu. İngilizler onu Atlantik'teki St. Helena adasına götürdüler. Son yıllarını bu küçük adada geçirdi ve hatıralarını yazdırdı. 5 Mayıs 1821'de öldü, ancak cenazesi 1840'ta Paris'e getirilebildi ve İnvalides'e gömüldü. Napolyon'un uşağı tarafından zehirlendiğini ileri sürenler vardır.
Askerî dehaya sahip bir komutan olan Napolyon, siyasî bakımdan da önemliydi. Burjuva ihtilâlini kendi İstediği doğrultuya yöneltmiş, ne eski rejime dönülmesine ne de bir halk hükümetinin kurulmasına yol açmıştır. Waterloo yenilgisinden sonra Paris halkını silahlandırmaya bu yüzden cesaret edememiştir. Halk onun için silaha sarılabilirdi ama Napolyon bu hareketten bir halk hükümetinin doğabileceğini düşünmüştü. Orta sınıfın hakim olduğu merkezî hükümet tarzının mucidiydi.
Napolyon'un anlayışına uygun bu hükümet şeklini daha sonraki yıllarda başka Avrupa devletleri de benimseyerek uyguladılar. Napolyon milliyetçilik duygularına Önem vermezdi ama İtalya, Polonya, Almanya ve Balkanlar'da farkında olmayarak milliyetçilik tohumlarının atılmasına yol açtı.
Napolyon nasıl öldü?
Sürgündeki Fransa İmparatoru Napolyon 1821'de arsenikle mi zehirlendi, yoksa mide kanserine mi yenildi? Tartışma 179. ölüm yıldönümünde yeniden alevlendi. Resmî açıklamaya göre, Napoleon 5 Mayıs 1821'de Ölmüştü. Ölüm sebebi mide kanseriydi. Ölüm raporu Dr. Antom marchi tarafından imzalanmıştı. Peki, cidden mide kanserinden mi ölmüştü? Gerçek 140 yıl sonra 1961'de iki tıp doktoru Smith ve Forshufwood tarafından açıklandı. Doktorlar dünyanın birçok müzesine garip bir istekte bulunmuşlardı. Koleksiyonlarında Büyük Fransız'ın bir tutam saçı olup olmadığım sordular, Araştırmacılar şanslıydılar. Ölümünden sonra Napolyon'un saçından kesilmiş bir tutam saçı bulmayı başarmışlardı. Doktorlar insan organizması tarafından alınan arseniğin yavaş yavaş saçta biriktiğini biliyorlardı. Normalde saçtaki arsenik miktarı çok- azdır. Kimyasal analiz yöntemleri kullandılar. İsveçli Fizikçi Wassen de araştırmaya katıldı. Saç telleri alüminyum silindire konuldu ve birkaç saat süreyle bir uranyum reaktöründe tutuldu. Sonuç şaşırtıcıydı. Saçtaki arsenik miktarı normalin 13 katıydı. Dahası, arsenik ufak dozlar halinde, yavaş yavaş verilmişti. Aynca Kanada'daki Uluslararası Napolyon Derneği'nin başkanı Ben Weider, FBI'ın 1995'te imparatorun saçlarında milyonda 20-50 parça seviyesinde arsenik belirlediğini vurguladı. Tabiî arsenik seviyesi yalnızca milyonda bir parça. Napolyon'un son günlerinde ışığa karşı aşın hassasiyeti, saç dökülmesi, uykusuzluk ve sinir rahatsızlıkları Weider'a göre imparatorun şarabına azar azar konan arseniğin eseri. Ayrıca otopsi raporlarında kaydedilen şişmanlık, kanserden eriyen bir adam tablosuna uymuyor. Rakip kuruluş Amerikan Napolyon Derneği başkanı Snibbe'ye göre delil olarak ileri sürülen saçların Napolyon'a ait olduğunun ispatlanması gerek. Arsenik zehirlenmesinin yol açtığı avuç içlerinin ve ayak derilerinin sertleşmesi de görülmemiş. Yale Üniversitesi'nden Philip Corso, Napolyon'un ölümünden sonra sekiz doktorca imzalanmış beş ayrı otopsi raporunun ortak teşhisinin yaygın mide kanseri olduğunu hatırlatıyor. Snibbe, Napolyon'un Florida'da gömülmüş bir akrabasından DNA Örnekleri toplamak için izin peşinde. Ancak her iki kampın rüyası, anıt mezarı açıp imparatorun kemiklerinden alınacak örneklerle tartışmayı noktalamak.
Napolyon'un boyu
Napolyon'u bütün dünyayı yönetme kompleksine sürüklediği iddia edilen kısa boyuna ait bilgilerin tarihin büyük yalanlarından biri olduğu öne sürüldü. Napolyon'un boyu konusundaki tartışmanın eski Fransız ölçüm sisteminden kaynaklandığı belirtiliyor. Napolyon'un 1.60 olarak bilinen boyunun "kralın adımları" diye anılan eski Fransız ölçüm sistemine göre hesaplandığı, bu rakamın günümüz ölçüm hesaplanna vurulduğunda boyunun aslında 1.80'in biraz daha üstünde Olduğu belirtildi.
Hazırlayan:Ayla DEĞER